Duşta Ağzına saplatan Türk hatune
Bir sonbahar sabahı, Elif evinde tek başına oturuyordu. Gökyüzü bulutlarla kaplıydı ve yağmur çiseliyordu. Elif, bu yağmurlu havalarla gelen huzuru her zaman çok sevmişti. Pencereden dışarıya bakarken, yağmur damlalarının pencerede bıraktığı izleri izlemek ona her zaman ayrı bir keyif verirdi. O gün, Elif kafasını dağıtmak için yağmurun sesine kulak vererek rahatlamak istedi. Bir bardak sıcak çay hazırladı ve salondaki koltuğuna oturdu. Kitabını okumaya koyuldu, sayfalar adeta su gibi akıyor ve Elif'i bambaşka bir dünyaya götürüyordu. Bir süre sonra, Elif yağmur altında yürüyüş yapmaya karar verdi. Sokaklarında yağmurun ıslattığı yaprakların birbirine karışan sesiyle yürürken, tanıdık bir yüzle karşılaştı. Eski bir arkadaşı, Ahmet de aynı sokakta yürüyüş yapıyordu. İkili uzun zamandır görüşememişlerdi ve bu beklenmedik karşılaşma ikisini de mutlu etti. Elif ve Ahmet, eski günlerden konuşup kahkaha atarak yürümeye devam ettiler. İkisinin de içini mutluluk kaplamıştı, yağmurun altında yavaş yavaş yürümek ve eski dostlarla sohbet etmek gibisi yoktu. Sonunda, yağmur hızını artırınca Elif ve Ahmet bir kafeye sığınmaya karar verdiler. Kahvelerini sipariş edip, pencereden dışarıdaki yağmuru izlerken sıcak bir sohbet gerçekleştirdiler. Bu küçük yağmurlu gün, Elif'in iş yoğunluğu arasında unutamayacağı bir mola olmuştu. Ahmet'le paylaştığı bu güzel anılar, ikisinin de yüzünde güzel bir gülümseme bırakmıştı.
